-
1 işe girmek
приступи́ть к исполне́нию обя́занностей -
2 işe girmek
v. set up -
3 işe girmek
to get a job -
4 araya adam koyup işe girmek
v. get a job by push -
5 torpille işe girmek
v. get a job by push -
6 girmek
(girer)1) Д входи́ть, въезжа́ть и т. п.; влеза́ть, проника́ть; прибыва́ть куда-лiçeri(ye) girmek — а) входи́ть, вступа́ть, проника́ть внутрь; б) Исх., Д войти́ че́рез что куда-л
biz içeri girdiğimizde… — когда́ мы вошли́…
istasyona girmek — прибыва́ть на ста́нцию (о поезде)
limana girmek — входи́ть в порт (о судах)
mahrekine girmek — вы́йти на [свою́] орби́ту
şehre girmek — вступи́ть в го́род (о войсках и т. п.)
yatağa girmek — лечь в посте́ль
yerine girmek — впра́виться (о вывихе)
2) Д вступа́ть, включа́ться; начина́ть (что-л. делать)greve girmek — нача́ть забасто́вку
harbe girmek — вступи́ть в войну́
3) Д воен. вкли́ниватьсяdüşman mevzilerine girmek — вкли́ниться в оборо́ну проти́вника
4) Д входи́ть, влеза́ть, помеща́ться; умеща́ться5) Д поступа́ть (в школу, на службу и т. п.)askerliğe girmek — поступа́ть на вое́нную слу́жбу
hizmete girmek или işe girmek — поступи́ть на слу́жбу (на рабо́ту)
okula girmek — поступи́ть в шко́лу
6) приходи́ть, наступа́ть, начина́ться (напр. о временах года)ilkbahar girdi — весна́ наступи́ла
yaz giriyor — наступа́ет ле́то
7) Д достига́ть какого-л. во́зраста8) Д заража́ть9) с именами, в дат. п. образует устойчивые сочетанияborca girmek — влезть в долги́
günaha girmek — [со]греши́ть
rüyaya girmek — [при]сни́ться
zarara girmek — нести́ убы́тки
◊
girip çıkmak — а) загляну́ть, зайти́ забежа́ть ненадо́лго куда, к кому; б) заха́живать, ча́сто посеща́ть какое-л. ме́сто; в) впу́тываться -
7 устраиваться
düzelmek,yoluna girmek; kurulmak; yerleşmek* * *несов.; сов. - устро́иться1) yoluna girmek, düzelmekвсё устро́илось — herşey yoluna girdi
2) girmek, yerleşmekустро́иться на рабо́ту — işe girmek / yerleşmek
устро́иться на заво́д — fabrikaya girmek
3) yerleşmek; kurulmakудо́бно устро́иться в кре́сле — koltuğa kurulmak
мы перее́хали, но ещё не устро́ились — taşındık, ama daha yerleşmedik
-
8 get a job by push
v. torpille işe girmek, araya adam koyup işe girmek -
9 get a job by push
v. torpille işe girmek, araya adam koyup işe girmek -
10 iş
ко́поть (ж)* * *1) врз. рабо́та, трудişe almak — приня́ть на рабо́ту
iş anlaşmazlıkları — юр. трудовы́е спо́ры
işten atmak — вы́гнать с рабо́ты
iş borsası — би́ржа труда́
iş emniyeti — юр. безопа́сность труда́
işe geç kalmak — опозда́ть на рабо́ту
iş güveni — охра́на труда
iş haftası — юр. рабо́чая неде́ля
iş hukuku — юр. трудово́е пра́во
iş kazaları — несча́стные слу́чаи на рабо́те
işten olmak — лиша́ться рабо́ты
iş sözleşmesi — юр. трудово́е соглаше́ние
iş ücreti — зарпла́та
iş vermek — дава́ть / предоставля́ть рабо́ту
2) де́ло, обстоя́тельство, положе́ние веще́йiş böyle iken — раз де́ло обстои́т так
karışık iş — запу́танное де́ло
3) де́ло; заня́тие; слу́жбаdevlet işleri — госуда́рственные дела́
işim başımdan aşkın — у меня́ дел по го́рло
şimdi işi var, gelemez — сейча́с он за́нят, прийти́ не смо́жет
işi nedir? — что он де́лает?, чем он занима́ется?
işim olmasa, sana yardım ederdim — е́сли бы я не был за́нят, я бы тебе́ помо́г
sonunda bir iş buldu — наконе́ц он нашёл [себе́] заня́тие
iş cevreleri — деловы́е круги́
4) рабо́та, изготовле́ние, произво́дство, трудiğne işi — вышива́ние
yapı işleri — строи́тельные рабо́ты
5) де́лоişimi görmediler — моё де́ло не рассма́тривали
bu, işimi bozdu — э́то испо́ртило моё де́ло
bu, bir zevk işidir — э́то де́ло вку́са
••işi üç nalla bir ata kaldı — погов. оста́лось нача́ть и ко́нчить
her işte bir hayır var — погов. нет ху́да без добра́
- iş açmakişim iş kaşığım gümüş — погов. у меня́ дела́ на мази́
- işinin adamı
- işi aksi gitmek
- işin alayında olmak
- işi Allaha kalmak
- işi anlamak
- iş ayağa düşmek
- işine bak!
- işin başı
- iş başa düşmek
- işler becermek
- iş bilmek
- işini bilmek
- işini bitirmek
- iş bitmek
- işi bozmak
- işi bozulmak
- işi ciddiye almak
- iş çatallanmak
- iş çevirmek
- iş çığrından çıkmak
- iş çıkarmak
- iş çıkmak
- iş dayıya düştü
- iş değil
- işten değil
- iş düşmek
- işi düşmek
- iş etmek
- işten el çektirmek
- işe girmek
- iş görmek
- işini görmek
- iş göstermek
- işi gücü bırakmak
- işten güçten kalmak
- işin içinden çıkmak
- işin içinden sıyrılmak
- işin içinde iş var
- iş ki...
- iş ki sınıfını geçsin
- iş mi?
- işin mi yok?
- iş inadına bindi
- iş işten geçti
- iş işten geçmişti
- işi iş olmak
- iş karıştırmak
- işin kolayına kaçmak
- işe koşmak
- işin kötüsü
- iş ola
- iş olacağına varır
- iş olsun diye
- işi oluruna bırakmak
- işi pişirmek
- işi rast gitmek
- işin rengi değişti
- işi resmiyete dökmek
- iş sarpa sarmak
- işi savsaklamak
- işi şakaya vurmak
- işi tatlıya bağlamak
- işi temizlemek
- işin tuhafı
- iş tutmak
- işin ucu
- işin ucu bana dokundu
- işini uydurmak
- işi vurmak
- işe yaramak
- iş yok
- işini yoluna koymak -
11 iş
iş a PHYS Arbeit f; Tätigkeit f; Angelegenheit f, Sache f; Dinge n/pl; Lage f der Dinge; fam Geschichte f; Geschäft n, besonders pl Geschäfte n/pl; Erzeugnis n, Ware f (z.B. Glaswaren usw);iş açmak fig Scherereien machen;iş alanı Arbeitsgebiet n;iş başa düşmek sich durchbeißen müssen;iş başa gelmek etwas selbst tun müssen;iş başına! an die Arbeit!;iş başına geçmek eine Arbeit übernehmen; an die Arbeit gehen; eine (gute) Position bekommen;iş başında bei der Arbeit;iş(ini) bilmek seine Sache verstehen;iş bölümü Arbeitsteilung f;iş çıkarmak viel Arbeit machen; Scherereien machen;iş değil scherzh … ist kein Meisterstück;-i iş edinmek sich (D) etwas (A) zur Aufgabe machen;-e iş etmek jemandem Scherereien machen;iş giysisi Arbeitsbekleidung f;iş göremezlik Arbeitsunfähigkeit f;iş görmek arbeiten; (zur Arbeit) taugen;-e iş göstermek jemandem Arbeit zuweisen;iş güç Erwerb m, Beschäftigung f;iş güç sahibi Erwerbstätige(r); gewerbetreibend;iş hukuku Arbeitsrecht n;iş(in) içinde iş var es steckt etwas dahinter;iş istasyonu EDV Workstation f;iş işten geçti vorbei ist vorbei;iş kazası Arbeitsunfall m;iş mi? was ist das schon …?;iş olanağı Arbeitsmöglichkeit f;iş olsun diye (wie) ein Gschaftlhuber;iş saatleri Arbeitsstunden f/pl;iş sözleşmesi Arbeitsvertrag m;iş teşviki kanunu Arbeitsförderungsgesetz n;İş ve İşçi Bulma Kurumu Arbeitsamt n (Türkei);-de iş yok von … (D) hat man nichts; (da) ist nichts dran;iş zamanı Arbeitszeit f;-i işe almak anwerben (A); einstellen;işe bak! sieh mal (einer) an!;işe girmek seinen Dienst antreten;-in işi aksi gitmek fig fam danebengehen;işi azıtmak es zu weit treiben;-in işi başından aşkın überlastet, mit Arbeit überhäuft;-in işi bitmek erledigen (A); fig erledigt sein;-in işi çıktı er hat etwas zu tun bekommen;-in -e işi düşmek: size bir işim düştü ich wende mich an Sie um Hilfe, ich habe ein Anliegen an Sie;-in işi ne? was ist er von Beruf?;-in işi olmak: işim var ich habe zu tun;işi olmayan giremez Unbefugten Zutritt verboten;işi pişirmek fig unter einer Decke stecken; ein Techtelmechtel beginnen;işin başı der springende Punkt;işin içinden çıkmak fam (damit) klarkommen, es spitzkriegen;işin mi yok nicht wichtig, (ist) nicht tragisch;-e işin ucu dokunmak den Schaden (G) haben;işin ucu bana da dokunuyor das betrifft mich auch;işin üstesinden gelmek fam hinkriegen, managen;-i işinden çıkarmak jemanden entlassen, fam rauswerfen;işinden olmak seine Stellung verlieren;(kendi) işine bak! kümmere dich um deine (eigenen) Angelegenheiten!; arbeite weiter!; mach weiter!;işine gelmek jemandem gelegen kommen;işine göre je nachdem;işten anlamak etwas von der Sache verstehen;işten almak hinauswerfen, fam rausschmeißen;işten (bile) değil kinderleicht -
12 поступать
1) yapmak, davranmak, hareket etmekон поступи́л по-дру́жески — dostça davrandı
вы поступи́ли с ним несправедли́во — ona haksızlık ettiniz
поступа́й, как зна́ешь — bildiğin gibi yap
2) girmek, yazılmak; kaydolmakпоступи́ть на рабо́ту — işe girmek
поступить в шко́лу / в учи́лище — okula yazılmak / kaydolmak
3) gelmekфру́кты поступа́ют самолётом — meyva uçakla gelmektedir
поступа́ть в прода́жу — satışa çıkmak
-
13 sign
isaret, im; belirti, isaret, ifade; isaret levhasi; belirti, alamet; burç, imzalamak; isaret etmek, isaret vermek; sözlesmeyle ise almak; sözlesmeyle ise girmek -
14 sign on
(radyo, TV) açilis sinyali vermek, yayina baslamak; sözlesme imzalayip ise almak; sözlesme imzalayip ise girmek -
15 clock in, out/on, off
(to register or record time of arriving at or leaving work.) işe girmek/işten çıkmak -
16 set up
v. kurmak, saldırmak, dikmek, monte etmek, yerleştirmek, açıklamak, kırmak (rekor), ileri sürmek, aday göstermek, üzerine çıkarmak, yükseltmek, iyileştirmek, tuzak kurmak, işe girmek, maddi yardım sağlamak, geçindirmek* * *1. kurgu (n.) 2. kur (v.) 3. kurma (n.)* * *1) (to establish: When was the organization set up?) kurmak2) (to arrange or construct: He set up the apparatus for the experiment.) hazırlamak, monte etmek -
17 vorstellen
vorstellen <-ge-, h>darf ich Ihnen Herrn X vorstellen? sizi Bay X’le tanıştırabilir miyim?;sich (D) etwas vorstellen bş-i tasavvur etmek;stell dir vor! gözünün önüne bir getir!;so stelle ich mir … vor -in böyle olacağını düşünüyorum2. v/r: sich vorstellen kendini tanıtmak, takdim etmek;sich bei einer Firma vorstellen bir şirkete gidip görüşmek (işe girmek için) -
18 enter a business
bir ise girmek -
19 skate on thin ice
riskli bir ise girmek, tehlikeye atilmak, arinin kovanina çöp sokmak -
20 sign on
işe başlarken imza atmak, imzalayarak girmek, gemici yazılmak, sözleşme imzalamak, askere yazılmak, yayını başlatmak, yayına başlamak* * *imzala ———————— oturum başlat
См. также в других словарях:
işe girmek — göreve, çalışmaya başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
araya girmek — 1) iki kişinin arasındaki bir işe karışmak 2) iki kişiyi uzlaştırmaya çalışmak 3) bir iş yapılırken ona engel olacak başka bir şey çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapılanmak — e 1) Bir işe girmek ve o işte devam etmek Onlar için iş, bir yere âdeta zorla kapılanmak gibi bir şeydi. A. Ş. Hisar 2) Bir işe girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınav — is. 1) Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test 2) mec. Direnme, dayanışma, güç gerektiren, sonuçta bir deneyim kazandıran zor durum Evliliğin ilk yılları bir sınavdır. Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
süluk etmek — 1) bir işe girmek 2) bir tarikata girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mülazım — sf., esk., Ar. mulāzim 1) Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden 2) is., ask. Teğmen … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini ateşe atmak — bile bile tehlikeli bir işe girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAFV — Bir şeyin batmayıp su üzerinde kalması. * Ağaç üzerinde yaprağın belirmesi. * Bir işe girmek. * Hayvanın tepe üzerine çıkması. * Ceylânın koşması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açılmak — nsz 1) Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Anayasa 2) Renk koyuluğunu yitirmek Perdenin rengi açıldı. 3) Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak Ateşi düşünce hasta açıldı. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük